excursíones en estambul ile madde bilgileri99

excursíones en estambul ile madde bilgileri99

 evet arkadasalr sizlere en güzel yazıları yazan excursíones en estambul diyorki Malumdur ki, hayâtı hâdiseler ancak şibh-i albuminlı halîtalann bulunduğu yerde zuhûr ederler. Bu maddenin bulunmadığı yerde hiçbir hayâtî hâdise yoktur ve şübhe edilemez ki, bu gibi halîtalann, hayâtm ınkıtâ mdan, yani ölümden sonra dahî mevcûd olduğunu söyleyerek bize itiraz etmek isteyenler bulunur. Fi'l-vâki' inşân öldükten sonra dahi vücûdımda şibh-i albümin bulunabilir. Fakat bu şibh-i albuminı hâvî olan
 excursíones en estambul

terkîbler yavaş yavaş ve tamâmiyle ayrı ayn bir hâssa irâ'e eden hikemî yâhûd kimyevî şekillere girerler ve bu hâl birdenbire değil tedricen vâki' olur. Esâsen ölümü hayâtın kati bir nihâyeti olarak kabûl etmek hatâdu. hayâtî bir [641] tezâhürû bir darbe ile hiçbir vakit imhâ mümkün olamaz. Vücûddan çekilmiş ve tecrîd edilmiş adalî bir lif elektrik te'sîri altoda takallus eder. Yine vücûddan koparılmış ve her türlü münâsebetten ve irtibâtdan mahrûm kalmış bir kalbin sâ'atlerce, hattâ günlerce darabân ettiği görülür. Bundan başka kalbden koparılmış birtakım parçalar yine darabâna müşâbih bir hareket eseri arz ederler. Yalnız bu hareketi görmek şübhesiz âdî bir hareketi görmek, gibi kolay değildir. İşkencede vefât edenlerin kalblerinin, vefatlarından sonra sâ'atler geçtiği hâlde hâlâ hareket etmekte olduğu görülmüştür. Karın küreyveleri üpkı şiryânlar dâhilinde olduğu gibi bir tecrübe borusu dâhilinde dahî hâmız-ı karbonla zehirlenirler ve ölebilirler. Şa'rî basalalar bir ölüde dahî vazifelerine devâm ettikleri gibi, karaciğer denilen uzuv dahî şeker husûle
geri kalmaz. Koleradan vefat eden bir kimsenin vücûdu vefâtmdan sonra soğuyacak yerde ısmdığı, yani (;endine â'id harâret derecesinin yükseldiği ma'lûmdur. Rûhun jıakarrma dâ'ir mütâla'alanımzı hasr ettiğimiz bâbda vücûddan büsbütün [642] ayrılmış bazı hayvan başlarınm ®üvellidü'l-humûzalı kan şırmgası sayesinde canlandırıldıkları ve hasselerinin işletildikleri ma'lûmdur. İşte bu hâdiseler gösteriyor ki, öldükten sonra da bir müddet hayât devâm ediyor. Profesör Preyer'in bu husûsdaki tecrübeleri, en küçük mikdârda şibh-i albümin kalmaymcaya kadar hayâtm devâm etmekte olduğunu sarâhaten irâ'e
Bumütâla'alardan sonra biraz tafsilâta girersek göreceğiz ki yalıuz müvellidü'l-humûza, müvellidü'l-mâ, karbon, azot vesâ'ire gibi basit cisimler değil, hattâ birtakım mürekkeb cisimler dahî herhangi bir tabf atte bulunurlarsa bulımsunlar, kimyevî bir halita teşkil ettikleri zamân dâ'imâ bir hayât irâ'e etmekten geri kalmazlar. Kâ'inâtm en mühim ve en esâsh bir kısmı olan ve uzvî mevcûdlarm teşekküllerinde pek büyük bir rol oynayan suya gelince, hayâtm zuhûrunda bunun dahî ehemmiyyeti âşikârdır. Susuz ne hayvânî ne de nebâtî bir hayât asla vücûda gelemez. Su sıklet kânûnları mûcibince nüfûz eder, tahrib eder, hail eder ve akar, çağlayanlar teşkil eder, nihâyet tabahhur eder. [643]
Bunun gibi uzviyyetin dâhilinde dahî hâricinde icrâ etmekte olduğu vazifelerin aynını icrâ eder. Kilsi milhler (seles câcaries) gibi gayr-i uzvî bir hâlde bulunan mâddelere gelince bunlar mahlûl bir hâlde hayvânlarm kemiklerinde, nebâtlarm neşelerinde mevcûddurlar ve orada dahî gayr-i uzvî âlemde olduğu gibi gâyet sert ve mukâvemetli bir hâlde bulunurlar. Ri'elerimizde siyah kanımızla temâs hâlinde bulunan müvellidü'l-humûza, gazlarm inbisâh kânûnu altmda bu vazifesini icrâ ederek mezkûr kana latif kırmızı bir renk verir. Kanın içinde bulunan fahm müvellidü'l-humûzanm temâsı sayesinde yanar. Fakat bu ameliyye yalnız ri'elerde vâki' olmaz, 3ym zamânda vücûdun sâ'ir cihetlerinde ve cildde dahî vâki' olur, Neticede bütün fahmı hâvi cisimler gibi hamız-ı fahm husûle gelir ve bu sûretle harâret-i garîziyye denilen hayvâmn l'areketi husûl bulur. Ve anlaşılır ki, bu harâret vaktiyle zann olunduğu gibi hayât kuvvetinin bir tezâhürü değil, bi'l-akis
Hulâsa bir uzvun fa'âliyyeti dâ'imâ hâricde olduğu gibiı^. vücûd dâhilinde de aym kânûnlara tâbi' ve kimyevî bir aks? amelin neticesidir. Mide, içerisinde birtakım mevâddı^ yekdiğeri te'siriyle tahlil ve terkib olunduğu bir karniye teşb| olunabilir. Burada cereyân eden kânûnlar ise tamâmiyle alâka-i kimyeviyye kânûnlarıdır. Bir karni dâhiline idhâl olunan bir zehir parçası herhangi bir panzehir ile te'sirden iskat edilebilir, Midede dahi tamâmiyle böyledir. Oraya dâhü olmuş muzır bir mâdderün kimyevi bir mukâbil ile te'sirsiz bırakılması güç bir şey değildir. Birtakım gıdalarm mide dâhilindeki ikâmetleri müddetince ve gerek bağırsaklardan geçmeleri esnasında ne gibi kimyevi tahavvüller arz ettikleri zamânımızda en küçük teferru'larma varmcaya kadar tanınmış ve isbât edilmiştir, Kezâlik bu gıdalarm ne sûretle alınmaları lâzım geldiği ve ne sûretle vücûda müfid ve muzır olacakları, yine kimyâ sâyesinde ve bu ameliyyelerin hâricindeki kimyâ tecrübelerine tevafuklan dolayısıyla gâyet ma'lûm ve mu'ayyen bir hâle getirilmiştir. Hazm ameliyyesi tamâmiyle kimyevi bir ameliyyedir, Doktorlarm verdikleri bütün ilaçlar ancak kimyâ fenninm [645] birer neticesi olabilir. Hattâ birtakım mihaniki kuvvetlerimiz bile kimyâmn şümûl dâ'iresinden kaçamaz.
excursíones en estambul yazdı ve sundu..