excursiones en estambul ile islam

 excursiones en estambul


excursiones en estambul ile islam sizlere en güzel bilgileri yazan excursiones en estambul dediki Hediye ve ikram denilince maddî bir şey akla geldiği halde ılbî bir durumdur. Kalbin ürettiği en güzel şey Yüce Yaratıcn landan sonra onun sevgi üretmesi olmalıdır. Artık burada karş lilen, el ile üretilen bir mal değil kalbin üretimi olan sevgidir. 1 diye ve ikramına gelince bu, yakınlaşma ve kaynaşmayı sa tişimlere yol açması  <jz sonra göreceğimiz srjzlerinden aııUiı.'iımı.-. onun U.ıı-.ılıUlı scvgıloi^ıne/fahâbub ahlâkını yaygınlaştırmaya çalı%-lığiılıı kı İni dn o*k ıkıvıanış biı;imleriyle ortaya konulur. Sevgi pay/oşımı
iiçlf Inıduı Uuıuı nıKlomıok i(,in ilin verilecek olan bir mal, bir aş olmadığı için bunu hn kes ven'lnlıı Kuı^uı ıik In-hek bile kendisinde, sevgiye karşılık verecek bir şev bulur v'e o bunu karşılık bir gülücük sunar veya bir gülümseme çabeisı İtrine gm-ı Nr>k.-sul varılır ki sevgisi varlıklıdan zengin, varlıklı vardır kı sevgisi kat kat malından üstıln olur
Buıad.ı veri gelmişken, hayvanlarımızın bile, kendilerine olan sevgimize değişik şekillen le k.uşılık verdiklerini hatırlatmamızda fayda vardır kâ onların bu tavırları heıkesv'e bilinir. Halta bitkilerin bile sevgi ve ilgiye olumlu karşılık verdikleri Oltaya yıkmışlır 1 layvanların bile kendi topluluklarından olanlara bazen viyecek ikram ettikleri, birbirlerine bakıp dayanışma içine girdikleri de unutulmamalıdır.
b.Yaratıcı'nın Kur'an’daki sevgi kaynağt bazı İsim ve aıfatUaı: )'uce Yaratın, mü'min kişinin Besrneie'sine ve Kur an'u-, daha en başı
na kendi rahman ve rahim sıfatlarını yerleştirmiştir. Merhamet ile sevginin v< bunların somını dayanışmanın kaynağı olan O'nun bu sıfatlannm kısmen d olsa tecellisi diğer canlılarda da bize kendisini göstermektedir ki irvsan ve insar lığın bunlardan alacakl.ın dersler olmalıdır. Hatta biz Kur'an’m bzua yerlcrirKİ ve buna uygun olarak nıüsliıman kişinin dilinde, her şeyi kuşahcı Ralı^’tn V lahrnân şifalının Onun doğrudan adı yerinde kullanılacak kadar örre çıkank gını da gönımz ki bu bir surenin de adı olmuştur. Allah'ın cebbâr. kahhâr. müı tebbırgibı bazı sıfatlan da vardır ki O bunların insanlarda bulunmasını istem \ncak büyük kötülük ve ahlâksızlıklara kctrşı adalet ktltcmın ve de düşma arşı devlet urdularımn bu sıfatlardan alacakları güç olur. Rab'bin pek çok sı la vardır ki 0. insanlarda da, kendi ölçülerinde, bunlardan olmasını ve al-•gıüminde bunların kaynak yapılmasını ister; O'nun; rahim: çok merham >edûd çok seven, selâm: huzur ve güven veren, cemal: çok güzel, tayyib: t€ niz. güzel, afuv. çok af edici, kerim: çok ikram ve iyiliklerde bulunan, mut ter iyi şeyin en güzelini yapan, mutkın: işi sapa sağlam yapan gibi bu sıfatiı îurada misai olarak verebiliriz. Yüce Yarafıa’nın '‘rabb” ismi; Sahip olan, gyip büyüten, yetiştiren, terhiue eden anlamlanna (jelir ki dilimizde yer
bir kişilik kazandırır. Sahip olarak böylesi yüce bir Rabb'e îman içimizde sesizlik duygusunu da ortadan kaldıran bir güç olur.
O'nun adlarından “meu/â” da, belki tam olmasa da "rabb” sıfatına ki. değişik anlam boyutları da olmakla beraber bu: sahip çıkıp gözetip I demektir. Bazı âyetlerde bu sıfatıyla O; gözetip kollayan olarak yardım; şeklinde sunulur ki^® bu, dualarımızdaki seslenişlerimiz arasında da yer Peygamber de bir valisine gönderdiği yazısında; Kendisinin hem yo ue hem de zenginlerin meulâsı olduğundan, söz eder ki^- elbet Rahman kuşatıcıdır. İnsan da iyi, güzel, hak ve İnsanî olan şeylere sahip çıkan gözetip kollayan bir ahlâka bürünmelidir. Bilindiği gibi "mevtana": e anlamında da kullanılır. Sadece hükmedip de kucaklamayanlar et'end 1ar. Önce gönüllere hükmedip oradan hükümran olan nicelen vardır.
Rabb’in çoğunlukla rahîm sıfatıyla birlikte gelen bir de çok şefi mında “raûf” ismi vardır ki bu, bir âyette Peı^gamber is a 'm insar D içten düşkünlük ve şefkatini dile getirirken bu sefer Resuluv. b:r <!’ <ullanılır^. Peygamberlik görevi herhangi bir maddi fayda kav'^ 'Ç. amayacağından onun burada isteği ancak akrabalıkta ,veya ker.'; )ir sevgi olur^. Mevlâ, insanlığı her çeşidiyle karanlıklardan K;n ar lydınlığa çıkardığını dile getirdiği bir âyette ise O bunu orada ke;-d e rahîm olmasına bağlar^'* ki böylece bu aydınlık O nun insanl.ğa tu e sevgisinin bir eseri olarak tecelli etmiş olur. Rabb'm -dra/i'?-» w he fatlannı da burada unutmamak gerekir. Türkçede ağui\ışh dumş\ trgileyenlere de « halîm-selîm» denilir.
Rabb'in Kur’an vahyi ile yer yüzüne ilk indirdiği sıfatı 'ekret r ki “kerîm” ile aynı anlama gelen bu isim O’nun tüm nimet ve giu bahşeden yanını dile getirir. Belki de O, bin bir nimet ve güzellikle nattığı bu dünya bahçesini ve onun sofrasını insana bu sıfatıy ona bunun ile “buyur” demektedir. Ayrıca O nice mânalar bal malar nimeti sunar ki Kur’an onlann bahçesidir. Rahman bizi sr
Knr’on'da sevgi (: hubb) ye 93 yenk- değinilirken yıi^el anlamındaki 'husn" ve yine ondan türeme olup, asıl anlamı im içten en güzel amelvdavranışı )iiaya koyma anlamında bir kavram olan "Ihsan' a: bu ikisine onda toplam 168 .erde değinilir. Bu arada yine sevgi ıinlamııukı. eğer bunun makbulüne göre oylersek, 5 yerde doğrudan “meueddef ". yine çok sayıda bunun kökü olarcik e bazen yine sevgi anlamında “vmki" methumu geçmektedir. Bütün bunlar da e kadar sevecen, güzel bir insan, bir kulluk ve ne kadar sevecen bir toplum, bir ısanlık inşa edilmek istendiğini gösterirler’^^
Rab b’in Kur’an’da yer alan isim veya sıf.\tk\rından bir diğeri de az öno eginildiği gibi çok seven anlamında ‘‘wdü<r'ılür ki bu. ilgili bir âyette;
"-Bilin ki varlığı, yo/c iken ilk ^aratnmuı haijlavan ve onu tekrar \;ok oluş sonr sında peniden ^/aratacak olan O'dut, O, çok lxığışlaç>an ve çok da sevendir”^
Bu konuda geniş bilgi için üzoy ve Varlık Âmelleri lefsirl adlı eserimin “Hz. Adem ve Sonrası İnsanın Yaratılışı” başlığına bak.
Kur’an’daki Hubb, husn, Ihsan ve meoeddet, raü/, için M AMulbâkî'nin, el-Mu cemu l-Mufe ll Elfdzı'l-Kur'an adlı eserindeki ilgili maddelere bak
ua; iman ile birlikte güzel amel oe ışier gapaniara nanman m Tjnıârîçînbî^ oluşturacağı’^*^ anlatılmıştır.
Sevgi için önce Kur’an’daki Rabb’i, Kur’an ve Hz. Peygamberi retilerindeki insanı, kâinattaki onun o yüce yerini, aileyi, insanlığı kavt; gerekir. Sevginin köklerine inmeden onu o köklerden almadan; o eğitimle rulmadan, yalnız madde ve dünyevilik çizgisinde kalan bir eğitimle yeterin gerçek sevgiye ulaşılamaz. Onun kendi mâna iklimi olmadan, oluşturuln ■‘sevin" demekle insanlar birbirlerini sevmez, sevemez veya gerçek bir se sevmezler. Sadece dünyevî menfaatler çerçevesindeki güzel ilişkiler, se\ leğildir. Sevgi bir iklim meselesidir ve Kur'an’da bir âyette dile getirildic ‘Güzel ülkenin bitkileri güzel çıkar, kötü olanın ki de kötü ve yavan çıkar^' ey kendi iklimine göre çıkar. Kur’an ve Peygamber sadece aklı değil löksek tefekkür, kalp, gönül ve ruhu da harekete geçirdiler(*).
c.Sevginin llâhiiiği:
Sevmek ve sevgiyi paylaşmak İlâhî bir şey olmalıdır ki Yüce Yare ötün ilgili sıfatlan bize bunu gösterir. Aksi halde maddî varlık ve bed^ lynağı Yüce Rab olmadan, bizatihi kendileri olarak böyle bir şey üreü lu paylaşması mümkün olmaz. İnsan ve diğer canlılar olsun nerede 1: ımet varsa o, Hz. Peı^gamber’ın bir açıklamasından yola çıkarak sö inçli veya bilinçsiz de olsa, küllî: tüm evrenlerde yaygın yüce merhı /gi ile bağlantılıdır. O bir konuşmasında şöyle der;
'"Allah yüz rahmet/ve sevgi var etmiş ve bunun 99’unu kendi yanınd tutmuş ve birini de yeryüzüne indirmiştir. Yaratıkların birbirlerine c hamet ve sevgisi işte bu sebeptedir. Hatta kısrağın yavrusunu emzir zarar vermesin diye ayağını kaldırması da bundandır.
Peygamber’in benzer bir sözleri de şöyledir; "'Allah yer ve gökleı yüz rahmet yaratmıştır ki her bir rahmet yer ile gök arasındaki kaplayıp doldurur. O onlardan birini yer yüzüne indirmiştir ki işte net sebebiyle ana çocuğuna meyledip şefkat eder. Vahşi hayuanlaı
da yİMf ktauJl (diih ntı uıulnnnılııl lu">\jlrıllılrt Kıyam»’/ (/ıjnıi olduğunda O bu 99 rahmeti l>u bj; mhnıel lir /aaıam/aı ""
Onun bu m m nMİ'.Ininhuinıla ı ı^n dİ» İlini ı ( i/»>m’ İlâhî knynaklı bu sevgi bütün yer ve gbkli'ii ılolıluımut] ıluMiınılaılıı veyn tüm evrende yaygındır. F3u fıtrî merhamel ve sevgivye lem ı, vnlıt^elk-ı, k/.liıliıkU-r yoluna girenler sadece İnsanî fıtratlarla değil Kut Un heymnyln dn ı,alı>jinı^ olurl.ır Dine aykırılık yalnız bu kitap Kur an n (k'nıl nynı /Minmıdn onıııı öıliKjliığiı o fıtratlara da ters yola girmektir.
Vahyin peygamheıleıih knlhiııe ııa/il olması misali her halde merhamet ve sevgi de, hangi t<ııılul.ın olui‘ı,ı olıaın, en yok ananın kucağına ncizil oluyor. Sevginin en saf ve derini anada hnlunıu lU’i’iek h»‘r halde yanlış olmekz. Bu merhamet ve sevgi "îman” bilim ine dayanıyorsa Kabman elbet onu değerlendirmeye alacaktır. Burada bu sevginin İlahı lrad»'/İslek yönünde kullanılması gereklidir ve de insan için bu, ameli olaıak b,ı/»-n fıkhi/hukuki ve beizen de ahlâkî biı vecîbe olur. Müslüniaiıa gore ’.oylersek, bu yön ve istikametler de, Kur’an ve Sünnet tarafından orlay.! konulmuş bulunmaktadır. Sevgiyi bunlara ters şeylert yöneltip onu kirletmek insan denen bu mııkerrern ve müşerref varlığa yakışat şey olmaz Sevgi şeytan ık' kıılıMilmemelidır Kur an, Allah yerine başkaların bir nevi tanrı edinen ve bu önderlerim, Allah'ı sever gibi sevip peşlerinden, yar lıştan yanlışa sürüklenenleri, kötıi akıbetlerin beklediğini haber vermeyi ihmı etmez^. Başkalarına veya her hangi bir şeye tutkunluk Allah’ı unutturursa bun da çok çeşitli tür sapmalar kmıdini (k)sterir. excursiones en estambul sundu..