excursiones en estambul ile islam45

 excursiones en estambul


excursiones en estambul ile islam45 bugün yine excursiones en estambul yazılarını yazdı ve excursiones en estambul diyorki Hz. Peygarr/ber'in, bir sözlerinde merhametle sevgiyi özdeşleştirdiği g tülür. Bir gün torunlarını kuı .ığına alg) öperken onu gören birisi; Kendisin çocuklarını hiç öpmediğinden sc)/. ederek bunu yadırgar da Allah Elçisi oı “A/lah senin kalbinden merhameti çıkarmışa ben ne {yapabilirim” der ve soı da; '‘Merhamet etmeyene merhamet olunma/.”, diye buyurur^^. Onun, çocv ihtiyacı olan sevgiyi vermemeği merhametsizlik olarak gördüğü açıktır. Bv ahlâkla ilişkilendiren Buharı gibi h»rdisçiler ilgili hadisi
Sevgi Yüce Yaratıcı hariç hiçbir kimse ve varlığı, olduğunun üstüne çj nı.ımalıdır ki Hz. Peygamber de buna dahildir. Peygambere olan sevgi, ilâhlaştırmamalıdır. Kur’an’da onun zaman zaman beşeriliğine vurgu yapıl, boşuna olmasa gerek. Bu, az sevin anlamında değildir. Manen yüksek ^ vetlerde aşk kişiyi En Yüce Güzel'e yöneltir ki; Le\,/lâdan Meu/â’ya yüks< 'ıslında hikâyesi budur veya özü bu olmalıdır. Maddî ve beşer olanı < la kendi yer ve boyutunda ihmal etmeden, oradan daha ileri güzellikler(| lelmek, dünyada ve kâinatta tüm güzellikleri görüp onları Yüce Yaratıcii ’şsiz güç ve güzelliğinde toplamak en ileri bir ufuktur. Güzeli görmenin v( lakmanın sevap olduğu yer işte burasıdır. Bu yer kürede ve hatta kâinat [üzellikleri görüp Yüce Yaratıcı adına onlara sahip çıkmak Kur’ânî tefek! »ir ibadet olmuştur**’. Bu güzeli ve güzellikleri gören güzel olur. İnsan r e beşerî olanı ihmal ederse o, Kur’ânî değerleri ve Hz. Peygamber (ı iğretilerini anlamamış demektir. Peı^gamber en yüce aşkı yaşadı ve fi endi beşeriliğini ve beşerî olanları da tam yaşadı. Onun biz bu alanc ok irşat ve uyarılarını görürüz ki onları burada sayamayız. Sevgi maddî lızelleşmesi, aynı zamanda onun farklı bir boyuta doğru açılması ve de masıdır. Müslümanın gülmeyip âkıbet için hep ağlama halinde olaa mlış bir kanaat vardır. Kur’an-, İslâm îmanı ve onu yaşayanlara kar§ı 1 onlara güldüklerinden söz eder ve sonuçta kimin gülüp kimin ağlaı taya koyar ve bu çerçevede de: ''Onlar az gü/sün çok ağlasınlar'^ lamanın esas bu îman karşısında yer alanların olacağını anlatır. Buâ; erden çevirip müslümanlara yönlendirmek cehalet olur. Ayetler güln an sahiplerine yaraşacağını anlatırlar. Gülmek, güler yüzlü olmak k yüce değerler koyanlarındır. Bu değerleri taşıyanlar bu âlemde eny iler olmalıdırlar. Ancak alabildiğine kahkahalar bir aşırılık olarak ah ıkbulılnhn derin boyutlanyla bir bütün olarak bakarsak el-ht'I o, lıâıika bit du'^ıjııdnr ve kimi yerde o çok güzel bir insanlıktır. Aşk sevginin ılıMİ ılı'ii'i ı'di'kl lı.ıli ijibl fjıirülebilir. Ancak onun muhatabı insan olduğunda o. ımıtı.ıl.ıbını .ışaç'ıılıvm veya kirletiyorsa bunun da aşk olmadığı bilinmelidir, O ulvi lu-dı*ll«*n yokMin s.ıdere hayvani bir nefistir. Aşk karşı tarafı yüksek ve temi; tutar, onu aş.ığılama/ ve de kirletemez Her şey kirietilebilir, aşkın da sevginit de kiıiemııeklen uzak temiz tutulmcisı gerek. Kirlenmiş bir aşk. ki o artık gerçel anlamda ,ışk değildir, tehlikeli olur. Sevgiyi şöyle tanımlamak isterim; Seug t.u/cımı.sı olrtHi\;arı en sınık .^elidir. Eğer yakıyorsa o. seugi değildir, sevgi okşe fakat ^/akmay..
Bizim dilimizde sevgiden ayrı bir de Arapça kökenli bu “aşk" vardır başka dillerde belki bu ayırım ve boyutlar yoktur. Nitekim kalpten ayn “gönü de beyledir ve Arapça "fuad" tam olmasa da bunun karşılığı olabilir. Günlv hayatta sıkça kullanılan "Allah aşkına" değişine gelince bu. kişinin karşı dut mayacağı o aşkını, bir isteği elde etmek için o kişinin önüne sürmedir.
Sevgi ikliminin de bazı zehirli bitki ve çiçekleri olur ki buna dikkat e< mclidir, Peı^gamber (s.a) bir konuşmasında; Kendisinden sonra müslürnarı rın önüne açılacak dünı^a çiçekleri ve zînetleri (refahı) karşısındaki endişele dile getirip dikkatli olunması uyarısını yapar da sahabe: Hayır (güzel şeyler) getirir mi diye sorar da O: Hayır; iyi ve güzel şey kuşkusuz hayır getirir. An şu da bir gerçektir ki ilk baharın bitirdiklerinden öyleleri vardır ki öldürür yt üzüntü verir, der*'. İşle sevgi dünyasında ve onun ikliminde de böylelcrine kat gerek.
Aşkı da sevgiyi de yaratan Yüce Rab’dır ve tüm varlık ve kâinatın Odla aşkı gerek. Rahmana aşkı olmayan aşkta da sevgide de hayır olmaz, man kaynaklı o sevgiyi saptıran, onu kirletenler insanlığı kirletmeye yelte olurlar, Kur’an; Allah’ın çizgileri/hududullah dediği o yüksek değer hükü Çizgilerini hiçe sayıp onları aşanlara çok sert çıkışır, İçinde insanın yetişip ç ceği o değerler aşılıp o sevgi bahçesi,
Seugi; insan ve insanlığın güler yüzüdür. Sevgi oirrıasa. yery\j^y /.elliklerine rağmen ne kadar sevimsiz ve çekilmez olur!
1 bir cehennemdir. Sevgi ve sevimlilik her halde bu yer yüzüne irn zd şeylerden biridir. Her güzel şey bir cazibe olduğu gibi elbet se.-dibedir. Bütün varlık ve kâinatta en yüce ve nihai cazibe rnerkezi ce Yaratıa'âır. O, sonsuz güzel ve sonsuz bir cazibedir ve elbet ayn> ısuz güçtür. O, yeryüzüne merhametinden birazcık indirince nasîi giler, merhametler oluştuysa her halde bu dünyanın tüm rr.arJd; yine O’nun güzelliğinin azıcık bir tecellisiyle ortaya çıktılar. Kur r lanlardan anlaşılan o ki bu güzellik, cennetlerin yaratılışında co> /utlarda tecelli edecek ve cehennemler için de durum onun tarr. z:c: Peygamberin buyurduğu üzere; Bu Yer yüzündekilere seıa le < terenler göklerde de seugi ve merhamet görecektir'’^.
Güzel yaşayış sevgidir, sevinçtir. Kötü yaşayanın sevgisi de st az veya yavan olur yahut göstermeliktir. Kötü ve hele sırt ko:j le de sevgisi olmaz, onun ancak nefsi olur. Burada hem isıan v at gerek. Yağan bereketi tutmayan nice kıraç topraklar olur. Bı dünyası Kur’ân-ı Kerîm’de anlatılan o îmanî-ahlâkî değerlen ali] erinkine hiç benzemez. Birinciler âyetteki ifadeyle; Alıp özümse ide meyvelerini katlayan yüksek tepelerdeki güzel bahçeler mis ötekiler bir çöl ve kaya misalidirler. Birinciler küçücük bir çisent oradaki ifadeyle, kendi ölçüsünde de olsa bir iyilik ve güzellic firlar^'^.
Sevgisiz toplumları yönetmek de, sevgisi olmayanın yönetmı or olur. Toprak, su ve îmandan yaratılan insan keşke bu yery' güzelliklerini kendinde toplayan bir ahlâk bahçesi misâli olal
SI VGİ. NEFRET Vc KÜSKÜNLÜĞÜN VARLIKl.ARDAKi I mil ERİ, BU AÇIDAN DUA, DİL Vc AHLÂKIMIZDA (İ( )NI Vc İBADET İLE İLİŞKİSİ
,1. Gönül vc kalp, ahlâk vc ibadetimizde gönül, dilimizde ilgili sözler ve Hz. Peygamberin ilgili bazı beyânları:
İnsanın i(,ine yerleştirilmiş bir İlâhî sevgi duygusu ile karşılaşırı/ ki kainata da böylesi yerleştirilmiş görünüyor. İnsanda sevgi ve aşkın <'sa*. m üilinti/e yerleşmiş şekliyle söylersek, kalp olarak görülür, Kur’un’da, bik u/uv olarak değil de, bilgi hikmet, îman ve yüce gerçeklere ulaşma rn ve hövlesi bir boyut olarak "kalb" kavramına az vurgu yapılmaz ki yine tjihı orada ayrıca, Türkçe'de "gönül" diye tercüme edebildiğimiz "fuâd/ melekesinden söz edilir'*’. Bu iki kavram bazı yerlerde birbirleri yerine ku
d.ı bıi/ı yelerde de birbirinden ayrılırlar. Türkçe'deki bu "gönül" kavr ve kalpten ayrı böyle bir boyutun ise Arap, Türk ve Fars gibi Islâm n (iışmdakilerin dillerinde bulunmadığı söylenir; Onların değerler manzun kalp olsa da gönül yoktur. Tasavvufta; Yûnus, Meulâna ve diğerlerinde ı'debiyatımız ve sonrasında "gönül" bir yandan insandaki o belli insan ve yüksek duyguların yoğunlaştığı bir makamı ifade ederken öte yandc mü'mın kişinin ahlâkı olarak hep önde götürülür. Yûnus’un;
Bir tek gönül piktin ise bu kıldığın namaz değil, Yetmiş iki millet dahi elin püzün pummoz değil. Gönü/ Çalab'ın tahtı - Gelip gönüle baktı İki cihan bedbahtı - Kim gönül pıkar ise.
Butun l)U ic; melekelerimiz için Uzay ue Varlık Âdetleri Tefsiri adlı eserimdeki “İnse İmana Ulaşma Melekeleriyle Donatılması" başlığına bak.
Fatıhasız namaz olmaz” hadisi Hanefî yorumunda; mükemmel olmaz, şekline Yunus un namaz ile ilgili bu sözünü de böyle anlamak gerek.
dindeki o belli ibadetleri öne çıkanmen gonuı yu^sunu ae UUr§etırr uhârf bunu incelikler anlamına gelen “rikâk” bölümüne kaydeder.
; kendini bilmez” diyen M evi âna ardından da “Göz Dost’u görene 1 gönlü Arşın üstünde bir yere oturtur ve nice aşağılarda, aşağılık iş rın kendilerinde gönül olduğunu sandıklarından söz eder. Şunlar da ylediklerindendir: “Senin bir saman çöpü kadar değer vermediğin !i'tan da, Kürsü’den, Levh’ten, Kalem'den de üstündür. Hor bile oh.
Şeklî ibadetleri gönülden ve de şekil olarak zahirde ortaya koyr adoİLi’dan misal verecek olursak Mevlânâ, Yûnus, Hacı Bektaş 'i gibiler şekli inkâr değil onun içini, Hz. Peı^ıgamber örneğinde c bildiğince yüksek bir takva, yüksek bir gönül ve şuurla doidunrii ■tmaya çalıştılar. Cibril hadisinde geçtiği üzere bu. aslında “ihsan" gibi yüksek mâneviyat/gönül sultanlarını şekli ortadan kaldırma’^ ber görüp sâdece bir mâna-gönül ehli olmayı kendilerine delil y den önce Kur’an ve Peygamber’i delil olmaktan çıkarmış olurla
- Dilimizde gönül ile İlgili bozı söz ve kavramlar ve Hz. berin ilgili bazı sözleri:
Gönül, paylaşma ve sevgi paylaşımının önemli bir yeri ve örn . Geçmiş ahlâk ve kültürümüz içinde “gönü'’le dayalı nice söz ortaya çıkmıştır: Gönül yapmak, gönül kırma, gönül almak, gı ü bol, gönülden sevmek, gönüllü olmak, gönlü olmak, gönülsi önüldaş olma vardır. Yarım elma gönül alma, değişi de gönı ; yoksulların da diğeriyle bölüşebileceği bir şeyi olabileceği sidir ki bu, Hz. Peygamber''m\ '"Herkesin verebileceği birse iikten sonra açıkladıkları o sözleriyle de tam örtüşür. Gönül r ıhvehane, gönül sohbet ister kahve bahane, vs. Görüldüğü gi irini kalp ile ifade edemeyiz. Bu değişlerin önemli bir
infak ve sadakaca kcizandırdıklan boyutlar içine yerleşir veya kaynağını < Inıluıiır. OsmanlI’nın manevî mimarı sayılan Edebali Osman Bey e nasıl tınısında: - Güceniklik bize gönül almak sana, derken kuşkusuz o; Biz hal d('iı gücenebiliriz ve fakat sen gönül yapma makamındasın diyordu.
Gönül öyle bir şeydir ki o güç kullanılarak işgal edilemez. O ancak fet ki dilimizde bu durum; “gönlümü fethetti, gönüllerin fethi” gibi ifadele lendirilir. Gönüle işgalle girilemez, oraya ancak onun kabulü ile girilebiliı Yaratıcı bile kendisini inkâr eden kalpte bulunmaz. O. ona nasip ettiği h ten sonra oraya girer. O’nun bütün varlığı kuşatmcisını elbet bundan ayrı gerek. Bir de dilde “alçak gönüllülük” ifadesi vardır. Alçak olmak kötü her halde o bir tek burada güzeldir. Alçak gönüllü olmak ahlâki yöndcı bir kişiliği ifade eder. Zillet ve ezikliği ise bununla kanşürmamak gerekir, zillet değildir, mümin kişinin zillet ve ezikliği olamaz. excursiones en estambul sundu..