excursíones en estambul ve allah bilgilerim49
sizlere en güzel yazıları yazan excursíones en estambul allahın bilgilerini sizlere sunuyor sine emrettiği gibi Kur’ân-ı Keriın’i yavaş yavaş, âyetleri okurkenbıttj, den ayıra ayıra okuyordu. Nitekim doğru olanlar kendisinden böyle etmişlerdir. Şeytanın bu duraklamalan gözetlemesi ve o duraklamaljnijtji gamber (saJlallahu aleyhi ve sellcm)’in sesine benzer ses ile uydunW, kelimeleri âyetler arasına sokması mümkündür. Şeytan öyle bir sctle^ söylerdi ki, kâfirlerden yakınında bulunanlar onu işitirler ve PeygamberrJ lallahu aleyhi ve sellcm)’\n sözünden olduğunu zannederlerdi veböyltctv yarlardı. Müslümanlar sûreyi şeytanın bu kelimeleri sokmasındanönct? lah'ın inzal buyurduğu gibi ezberlediklerinden ve peygamberin halindo*. lan zem ettiği vc ayıpladığı yakrnen bilindiğinden Müslümanlar şeyiang^ durduğu o kelimeleri işitmediler. Şeytan onları ancak müşriklerin knij^ rina ve kalblerine ilka etti. Peygamberin mahzun ve müteessiroldu^j^ sundaki rivayet de bu yayılma, şüphe vc fitneden dolayı olmuşolot^ hadiseden müteessir olan Peygamber, teselli olsun diye, AllahûTeâli»rt buyurdu:"(Ey Resûlüm!) biz senden evvel hiçbir Resûl ve hiçbir peygamber^! dermedik ki, o bir şey temenni ettiği zaman, şeytan onun arzusuniık beler kanştınnasm. (Ancak Allah peygamberleri vahy suretiyle konu).k nun üzerine Allah, şeytanın bıraktığı şüphe ve fitneyi giderir, Somk Allah, âyetlerini tesbit eder, kuvvetleştirir. Allah her şeyi bilir nkl' met sahibidir.” (480).
Âyet-i kerimedeki temenni etti demek, okudu demektir. NitekimAllı!i! Tcâlâ şöyle buyurmuştur:
‘‘Yahudiler içinde okuma ve yazma bilmeyenler vardır kİ, Ttnkil anlamazlar, cahildirler. Ancak birtakım kuruntu yığını uydurnuhııi.^ zer, sadece şüphe ve zanda bulunurlar” (481).
Ayet-i kerimedeki “En aniyye” kelimesini “Tilaveten” yani okunu,o nâsı verilmiştir.
Allahü Tcâlâ’nm:
“Bunun üzerine Allah, şeytanın bıraktığını nesh eder." sözünâsıi nâsı;
Şeytanın bıraktığı şüpheyi giderir, yok eder vc âyetlerini tesbit eder,b vetleştirirdi.
Bazı bilginler de şöyle diyorlar âyet-i kerimenin mânâsı hakkııüı Peygamber (sallallahu aleyhi vc sellem) Kur'ân okuduğu zaman, tads nc vaki olan sehivdir. Bıııuı Peygamber anlar vc bundan döner. Bu,tö‘ nin sözü gibidir. Ke/ö/âyetin mânâsı hakkında şöyle diyor: Peygambetije okurken sehven onu söyledi. Ve “Arzu ettiği zaman” demek, "Kmi« sehven konuştuğu zaman” demektir.
Ebu Ik'kr b. Abtiınta/ını.ın’dan da aynısı rivayet cılilmiştit.
(480)Hac Sâresi. Ayet. ,S2.
(481)UakLara Süresi. Ayet; 78.
BURADA BAZI DİN ALEYHİNDE KONUŞAN
Okumada, mânâ bozulmadıgı vc lâfızlar değinmediği zaman Kur’ân’dan olmayanı Kur’ân'a ilâve etme olmadığından caizdir. Lâkin, Kur'ân’dan bir âyeti veya kelimeyi dünürecek şekilde bir sehiv asla vaki olmaz. Böyle sehiv için hemen uyarma yapılır ve anında hatırlatılır (Allah tarafından). İleride biz peygamber haldcmda câiz olan sehiv ile, olmayan sehvi tevilinde zahir olanı zikredeceğiz.
Mücahid de bu;
"Yüksekle uçan turna kuşlarım’' rivayet etmiştir.
Eğer bu kıssayı kabul edersek şöyle deriz: Bunun Kur’ân'dan olması uzak olmaz. Öyle i.se;
“Yüksekte uçan turnalar, onların şefaatleri ümit edilir..”
Bu, rivayete göre meleklerdir. Kdbî de böyle dedi vc;
“Turnalar”ı melekler diye tefsir etti.
Böyle tefsir etmesinin sebebi, şudur; Kâfirler putların ve meleklerin Allah’ın kızlan olduğunu itikad ediyorlardı. Nitekim Allah onların durumunu böyle beyan buyurdu ve onların inançlarını şu âyet-i kerime ile reddetti;
“(Evlâd olarak sevdiğiniz) erkek sizin de (hoşlanmadığınız) dişi onun mu?” (482).
Allahü Teâlâ kâfirlerin sözünü bu âyet-i kerime ile reddetti
Meleklerden şefaat ummak doğrudur. Vakta ki müşrikler âyette zikredileni “bundan murad ilâJılanndır dne” tevil ettiler. Onlara bunu kabul ettirdi ve kalblerinc onu giızcl gösterdi, onların kalbine verleştirdi. Allah, şeytanın jerleştir-diğj hususu neshetti ve âyetlerini muhkem kıldı. O iki lâfız ki, şeytan bir yolunu bulup kâfirlere kabul ettirdiği iki lâfzın okunmasını Ahali Kur’ân’dan kaldırdı. Nitekim Kur’ân’dan biıçok âyetler nesholunup okurunalan Kur’ân’dan kaldırılmıştır.
Allahü Teâlâ’nın, o âyetleri inzal etmesinde hikmet olduğu gibi, onların hükmünü neshetmesinde de bir hikmet vardır. Çünkü bununla Allah dilediğini .sapıtır, dilediğini de doğru yola, hidayete kavuşturur.
Allahü Teâlâ buyuruyor ki:
“Cenab-ı Allah o misalle, birçoğunu şaşırtıp sapılır ve yine onunla birçoğunu doğru yola, hidayete eriştirir ve onunla ancak fasıklan şaşırtır” (483).
“Allah’ın şeytana imkân verip de sonra (fitnesini gidermesi), şeyta-lun iika eylediğini, kalblerinde bir maraz (nifak) olanlarla kalbleri katı bulunanlara bir mihnet ve azab vesilesi yapmak içindir. Gerçekten o münafıklarla müşrikler, hakdan çok daha uzak bir ayrılık içind^irler.”
“Hir de kendilerine ilim verilmiş olanlar. Kur’ân'ın muhakkak binden gelen bir gerçek olduğunu bilsinler ve ona iman etsinler de ^ leri ona saygı duysun. Çünkü Allab, iman edenleri, doğru biryolan^ lâm dinine) iletir” (484).
Rivayet edilir ki; Peygamber (sallullahu aleyhi ve scllcm) bu sûreyioit. yup Lât, Mcnat vc diğer liçiincusii olan U/./.a'yı zikretmeye ulayıığnal kâfirler. Peygamberin bunları ziyadesiyle zem edeceğinden korktular, oputij. Peygamberden önce o iki kelime ile medhetmeye kalkıştılar. Bunu, berin okumasını karıştırsınlar ve ona iftira edip fitne çıkarsınlar, âdetleni® rine fitne çıkarsınlar diye yaptılar (kâfirlerin şöyle dediklerini Allah Kuran Kerim de açıklıyor);
“Bir de o kâfir olanlar: “Bu Kur'ân'ı dinlemeyin ve ona bozguncı-luk edin. Olur ki üstün gelirsiniz” dediler.” (485).
Onları bu işe yönelttiği için, iş şeytana nisbet edildi. Bunu fâşettilcr.fc. gamber (sallallahu aleyhi ve scllcm) mahzun ve müteessir oldu.daAllı'ii Teâlâ;
“(Ey Resûlüm) biz senden evvel biçbir resûl ve hiçbir peygambtrj» dermedik ki, o bir şey temenni ettiği zaman, şeytan onun arzusuna^ü^ i beler karıştırmasın. (Ancak Allah peygamberleri vahy suretiyle korur) | nun üzerine Allah, şeytanın bıraktığı şüphe ve fitneyi giderir. Sortni Allah, âyetlerini tesbit eder, kuvvetleştirir. Allah her şeyi biline i met sahibidir” (486).
Allah, (celle celâlühu) bununla insanlara, hakkı bâtıldan ayırt etti. Kur ân’ı korudu ve âyetlerini tesbit ederek kuvvetleştirdi. Düşmanın verdi|ivtr veseyi giderdi. Nitekim Allah, (cclle celâlühu):
“Hiç şüphe yok kİ, Kıır'ûn'ı biz indirdik vc onu değişikliğe ıığranul lan biz koruyacağız” (487) sözü ile bunu tekeffül etmiştir.