excursíones en estambul ve allah bilgilerim

excursíones en estambul ve allah bilgilerim

 sizlere bugün yine herzaman oldugu gibi en güzel bilgileri yazan excursíones en estambul diyorki “Yoksa (Mekke kâfirleri peygamber için) Allah’a bir yalan uydurd» mu” diyorlar? Allah dilerse, senin de kalbini mühürler. Allah bâtılı yoi( eder; ve indirdiği kitabla hakkı yerine getirir. Şüphe yok ki 0, biiiün kalblcrdekileri bilendir” (386).
“...Eğer tebliği tam yapmazsan, Allah’ın risaletini (elçilik görevini) yerine getirmiş olmazsın” (387).
“Ey Peygamber! Takvada sebat et (ve kâfirlerle münafıklara verdi^n emanı bozmak hususunda) Allah’dan kork. Kâfirlere ve münafıklara (leUıf ettikleri masiyyetlerde) uyma. Muhakkak ki Allah her şeyi hakkı ilebilen, hükmünde hikmet sahibidir” (388).

Cevap: Şüphesiz Peygamber (sallullubu aleyhi ve selicm) emrolundugun-dan herhangi bir şeyi tebliğ etmemesi, Rabbinin emrine muhalefet etmftı O'na eş koşması asla câiz ve doğru değildir. Allah'ın emretmediğini, Allîlı emretti demesi, kendi nefsinden söyleyip Allah'a iftira etmesi. sapıtılmâ>ı kalbine mühür vurulup kâfirlere itaat etmesi gibi hususlar asla peygamberden sâdır olmaz. Lâkin Allah kâfirlerden muhalif olanlara dini tebliğde kendisine açıklık, ayan bcyanlık ile tebliğ işini kolaylaştırır. Eğer peygambenn tebliği bu şekilde olmazsa, sanki tebliğ etmemiş gibi olur Allah (ce//eceli-lühu) Peygamber (sallallahu aleyhi vc sellcm)'\n kalbini rahata kavuştuıds ve kuvvetlendirdi. Şu âyet-i celile ile:
“Allah seni insanlardan koruyacaktır” (389).
Nitekim Musa ile Harun (aleyhissclâm)'\ara tebliğde içleri kuvvetleşsin, Allah'ın dinini yaymakta güç bulsunlar ve kendilerinden, düşman ile kendi Icrini zaafa düşürecek korkulardan giderilmesi için şöyle buyumıuşnır
“Allah buyurdu ki: Korkmayın. Zira ben sizinle beraberim, işitirim ve görürüm” (390).
Allahü Teâlâ’nın, “Eğer o peygamber bazı sözler uydurup biıetant etmeye kalkışsaydı... ” (391).
“O takdirde, dünya ve âhiret azabını iki kat olarak, sana muhakkak tattıracaklır. Sonra bize karşı kendin için hiçbir vardımcı bulamavank-sın!” (392).
Âyet-i kerimesinin mânâsı ise şöyledir:
Bu, düşmanın .sözüne meyleden, Allah’a iftira edenin ccz,ısıdır. Senıno-zan da bunu işleyenlerden olursan, (budur). Halbuki peygamber onu ı5l^ memiştir. Allahü Teâlâ’nm şu âyetleri de bu geçen âyetler gibidir. (Tf'i bakımından):
OH6) .Şûra Sûresi, âyci. 24. (387) Mûıtic .Sûresi, âyci. 07. (388) Ahrap Sûresi, âyci I Sûresi, .'lyel. 67 (.190) Tâhâ Sûresi, ûyci. 46 (391) Hakka Sûresi, âyei, 44 (.192) IsraSûfOi.i)*
“Efter ycryii/ündeki insanların ekserisine uyarsan, seni, onlar Allah yolundan sapıttırırlar” (393).
‘‘Ey iman edenler! Eğer kâfirlere itaat edecek ulursam/., sizi «eriye, kendi dinlerine çevirirler de dünyâ ve âhirelte ziyana düşenlerin haline dönersiniz” (394).
‘‘Yoksa (Mekke kâfirleri Peygamber için) ‘‘Allah’a bir yalan uydurdu mu diyorlar? (Buna ancak kalpleri mühürlü olan beyinsizler cüret ederler. Bu isnat senden çok uzaktır.) Fakat Allah dilerse senin de kalbini mühürler” (395).(Farz-ı muhal) eğer Allah’a eş koşarsan, muhakkak amelin boşa gider ve elbette hüsrana uiirayanlardan olursun!” (396).
Bu ve bu gibi âyetlerden murad başkasıdır. Bu. Allah’a eş koşanın halidir. Peygambere (sallallahu aleyhi vc selicm) bu caiz değildir.
Allahü Teâlâ’nın, ‘‘Ey Peygamber! Takvada sebat et, Allah’dan kork. Kâfirlere ve münafıklara uyma” (397),
.sözünden Peygamberin kâfirlere itaat ettiği anlaşılmaz. Allah, Peygambere dilediğini yasak eder, dilediğini de emreder. Nitekim Allah şöyle buyurmuştur:
‘‘Rablerinin rızasını dileyerek sabah ve akşam O'na dua edenleri (fakirleri) fakirlerle birarada bulunmak istemeyen müşriklerin arzusuna uyarak yanından kovma (398).
Peygamber (sallallahu aleyhi ve sellem) ne onları tard etmiştir ve ne de zalimlerden olmuştur.
(PEYGAMBERLERİN KÜFRETMEKTEN NUSUM OLDUKLARINA İCMA OLMASI İLE BERABER) ONLARIN BU TÜR GÜNAHLARDAN PEYGAMBERLİKTEN ÖNCE MASUM OLUP OLMADIKLARI HUSUSUNDA, BİLGİNLER ARASINDA İHTİLAF VUKU BULMUŞTUR. DOĞRU OLAN, PEYGAMBERLER PEYGAMBERLİKTEN ÖNCE ALLAH (CELLE CELÂLÜHU)'IN .SIFATLARINI BİLMEMEKTEN VE BUNLARLA İLGİLİ HERHANGİ BİR ŞEK VE ŞÜPHEDE BULUNMAKTAN MASUMDURLAR
Peygamberlerden gelen, birbirini kuvvetlendiren haber ve e.scrlcr, pıcy-gamberlerin doğdukları andan itibaren böyle bilmemek gibi nakıslardan ma-
(393) En'ânı Sfıresi, âyet; 116, (394) Al-i Imran Sûresi, âvet: 149. (395) üvŞûra Sûresi, âyet; 24.
(396)Züm«r Süresi, âyei: 65. (397) Alızap Sûresi, .lyci: I. (.398) En’âm Sûresi, âyet; 52.
sum olduğunu beyan ediyor. (Onlar erginlik çağından önce de küfürden ve günah işlemekten masumdurlar).
Onlar tevhid ve iman üzerine yaratılmışlardır. Hatta her türlü bilgilcnn sırlarına vâkıf olmak ve saadete erme bahtiyarlığının en fazlası içinde yaratılmışlardır. Nitekim biz bu kitabımızın birinci kısmının ikinci babında buna işaret ettik. Tarihçilerden (Müslim olsun, gayri müslim olsun) hiçbir kimseden peygamber olmadan önce küfretmesi ve Allah’a eş koşması ile bilinen birinin seçilmesi ve peygamber olarak gönderilmesi hakkında hiçbir haber naklolunmamıştır. Bu bölümde (zikredilecek hususların) dayanağı nakildir Bir kısım bilginler şöyle delil getirirler, (peygamberlerin her türlü günahtan masum olduklarına dair): Yolu böyle olan (yani günah işleyen) kimseden insanlar nefret ederler. (Böylece tebliğ vazifesi yerine getirilmez.) Ben derim ki;
(Mu.sanniO: Kureyş (ki Arap kabilelerinin temel taşıdır). Peygamberfsa/-lallahu aleyhi ve sellem)'c her türlü iftirayı attılar. (Diğer) ümmetlenn kâfirleri peygamberlerini, ellerinden gelen ve uydurabildikleri her türlü iftira ve ayıplarla suçladılar. Allah bunları bize Kur’ân’da beyan buyurmuştur Râviler de bize nakletmişlerdir. Biz Kur’ân’da ve tarihçilerin rivayetinde peygamberlerden herhangi birinin Allah’dan başka ilah ittihaz ettiği (peygamberliğinden önce) putu Rab edindiğini ve daha önce ona uyup gönül \irip sonradan terkederek zem etmek suretiyle çirkin göstermek istediğim görmedik. Eğer peygamberlerden biri böyle olmuş olsaydı, kâfirler bunu meydana koymaya koşarlar, onu ayıplarlardı. İlahını terkettiğini ilen sürmekte pek acele ederler ve aleyhinde delil olarak öne sürerlerdi. Peygamberin onları, onların peygamberi, daha evvel ilah ittihaz ettiği putu kâfirlerin kötülemesi, O’nun kâfirlerin tapındıkları babalarının daha önce tapındıklanputları kötülemesinden delil bakımından daha kuvvetli olur. Peygambere itirar etmemeleri, bu itiraz için bir şey bulamadıklarına bir delildir. Zıraeğerbır şey ofsaydı naklolunurdu. Bunu nakletmekten sessiz kalmazlardı. Nitekim kıblenin değişmesi hadisesinden sessiz kalmamışlardır. Ve şöyle dediler;
“Müslümanları kıbleden çeviren ne?’’. Nitekim Cenab-ı Hakonlannsöy-lediklerini şöyle beyan buyurmuştur;
“(Medine’deki, Yahudi ve münafık) insanlardan akılsızlar yakında şöyle diyecekler; ‘‘Müslümanları (cskidenbcrı Kudüs’e doğru namaz kıldıkljn) kıbleden (Kâbe’ye) çeviren ne?” (399).
Kadı El-Kuşeyrî, peygamberlerin büyük ve küçük günahlardan beri olduklarına şu âyet-i kerimeyi delil göstermiştir;
“(Ey Resûlüm)! Hatırla ki, bir vakit peygamberlerden (elçiliklerimleb liğc ve hak dine davet edeceklerine dair) .söz almıştık, senden de, Nuh'dîD
da, İbrahim’den de. Musa’dan da, Meryem oğlu İsa’dan da... Onlardan sağlam yeminli bir söz aldık” (400).
Kıldı El-Kuşeyrî şu âyet i kerime ile de delil getirdi:
“Hem Allah, vaktiyle peygamberlerin mi.sakım (bağlılık sözünü) şöyle almıştı: “Celâlim hakkı için! Size kitap ve hikmetten verdim. Sonra size, beraberinizdekini tasdik eden bir peygamber geldiğinde, mutlaka ona iman edeceksiniz ve herhalde ona yardımda bulunacaksınız. Bunu ikrar ettiniz mi? Ve bu ağır ahdimi üzerinize alıp kabullendiniz mi?” buyurdu. Onlar; ikrar ettik, dediler...” (401).
Kadı EI-Kuşeyrî diyor ki: Allah Peygamberden söz almakla onu temizlemiştir (her türlü günah işlemekten). Allah’ın peygamberi yaratmazdan ondan söz alması, sonra peygamberlerden onun doğmasından uzun zaman önce ona iman ve yardım etmeleri hususunda söz alması, çok uzak olan bir görüştür. Allah’ın peygamberleri şirk, şek ve başka günahlardan korumasına cevaz vermek de doğru değildir. Bu cevazı ancak mülhid ve münkir olan verir Kadı Kuşeyri’nm sözü böyledir. Peygamberimiz hakkında böyle şeyler nasıl caiz görülebilir? Çünkü Peygamber (sallallahu aleyhi ve sellem)’e küçük iken Cebrail gelip göğsünü yardı ve kan pıhtısı çıkarıp şöyle dedi: “Bu şeytanın sende olan nasibidir” (402).
Sonra (altın tas dolusu zemzem suyu ile) göğsünü yıkadı. İçini iman ve hikmetle doldurdu. Nitekim yaradılışı ve peygamberliğinin eserlerinin zu-hunınu beyan eden hadîsler tevatüren sabit olmuştur. Sakın İbrahim (aley-hisselâm)'ın peygamber olmadan önce, yıldıza, ay ve güneşe.
excursíones en estambul yazdı ve sundu..