excursíones en estambul ile madde bilgileri

excursíones en estambul ile madde bilgileri

 evet sizlere en güzel bilgileri yazan excursíones en estambul diyorki kavimler arasmda Allah fikrinin mevcûd olduğunu jjdi'â edenler, hakikatte hiç münâsebeti olmayan bir iddi'âda bulunmuş olurlar" (Sör John Lubbock)."Yalnız bazı acûl seyyâhlarm sözleri değil, hattâ vahşî bavimler arasmda uzun müddet ikâmet etmiş ve^tarassud çylemiş kimseler bize te'mîn ediyorlar ki, bu kabil insânlar jiasında Allah fikrinin mevcûdiyyeti şöyle dursun, hattâ lisânlarmda böyle bir fikri îzâh edecek kelime bile mevcûd değildir" (Darvvin)
 excursíones en estambul

Darwin, Beagle sâhilinde pek uzım müddet devâm eden seyâhatinde Arzı'n-Nâr {Tene de feu) sâkinlerinin hiçbir Allah ve dîn fikrine mâlik olmadıklarım kendi refikleriyle berâber bizzat görmüştür. Elcho nâmmdaki muharrir, Kaliforniya'da bulunan birçok Hindlilerin mâ-fevka't-tabfa ve âlî hiçbir mevcûda i'tikâd etmediklerini, dünyâyı idâre [580] eden bir kuvvet dahî tanımadıklarım iddi'â ediyor. Yine birçok kabileler ölümü her şeyin hitâma ermesi gibi telakki ettikleri hâlde, diğer bir kısım dahî bunu Garb tarafmda uzak diğer bir beldeye seyahat olmak üzere tahayyül ederler. Bazı def'a büyük adam yâhûd yukannm ihtiyârı gibi sözler söylerlerse de bu söz herhalde AUah fikrini ifâde etmekten çok uzakhr. Çünkü bu jiıkarımn ihtiyârı nazarlarmda aslâ insânlarm işine karışmaz, ne hiçbir şeyi yaratmışür ne de hiçbir şeyi muhâfaza eder. Onlaıın Allah'ı kendilerini üıâta eden tabî'attır, dünyâyı ise "koyof ta'bîr ettikleri bir nev' köpek halk etmiştir ki, bu köpek tabfatin bir hizmetçisinden başka bir şey değildir.
Kaliforniya'da on yedi sene ikâmet eden Baegert isminde bir misyoner orada sanemlerin, ma'bedlerin, dîn fflieliyyelerinin İlâhî secdelerin tamâmiyle mechûl olduğunu söylüyor. Buramn sâkinleri ne hakîkî Allah'ı tanırlar ne de roun yerine ikâme etmiş oldukları birtakım sun'î allahlar bardır, La Pârouse, Golden, Hearne gibi dîger birtakım ®utarassıdlar da [581] aym hâlleri Amerika'mn bazı kabâ'ili arasında müşâhede ettiklerini söylüyorlar. Meşhûr İngiliz aayyâhı Bates Tapajo, Kupari ve Brezilya sâhiUerindeki bazı Werden bahs ederken, bu yerlilerin tabî'atleri pek iyi olduğu ^Ide mâ-fevka't-tabî'a bir mevcûda dâ'ir hiçbir fikirleri “bnadığım ve tabfî hâdiselerin aslâ sebeblerine merâk 'hıredilderini söylüyor. Bunların nazarmda yalmz bir nev' fenâ
Amazon'un üst taraflarmda ikâmet eden yerlUeTAU^îlir^ tekâbül edecek hiçbir kelimeye mâlik değildirler. Caish'”'^ yerlileri ibâdete ve dîne dâ'ir hiçbir şey bilmezler. Dr^
eıuu bdKıamak ıçm nazarmda tamâmiyiç
etmekte oldukları âyinler bunlarm mechûldür. Bu kabîl âyinleri Azara nâmmdaki seyyâh CenûjJ Amerika'daki seyâhatlerinde pek çok görmüştür. Dobritzhoffer nâmmdaki misyoner Abipon kabilesini ziyâret ettiği esnâda bu kabile nezdinde Allah fikrini veyâhûd diğer İlâhî fikirleri ifâde edebilecek bir kelime bulunmadığını büyük bir istiğrâbla öğrenmiştir. Paraguay'daki [582] yerliler seyyâh Baguet'nin iddi'âsma nazaran AUah'a dâ'ir hiçbir fikir beslemezler. Yâhûdilerin bunları Mûsevî yapmak için ettikleri bütün teşebbüsler akim kalmaktadır. Sör John Lubbock'un iddi'âsma göre birtakım misyonerlerin Gran Chaco'da, Cenûbi
Amerika'da bazı yerlilerle münâsebetleri hiçbir netice hâsıl edememektedir. Çünkü buralarm yerlileri arasmda ne Allah fikri ne de dîn fikri aslâ mevcûd değildir. Hattâ hayr ve şerri bile bilmezler. Mükâfât ve mücâzât onlarm nezdinde müsâvîdir, esrârlı hiçbir kuvvet onları korkutamaz.
Amerika'mn Siyah Arâzî denilen mahallinde dahî az çok dikkate şâyân birçok misâller göze çarpmaktadır ki, bu da buradaki kabilelerde de dîn ve Allah fikirlerinin mevcûd olmadığıdır. Ladislas Magyar nâmmdaki seyyâh, Oukanyama zencilerinde hiçbir dîn izi bulamadığım söylüyor. Afrika'nın ekseri cihetleri aym hâldedir. Nil nehrinin menba'ı yakınlarmda ikâmet eden Latouka kabilesinde dahî ne bir dîn eserine ne de zerre kadar Allah fikrine tesâdüf olunamaımşür. [583] Zenciler nezdinde pek umûmî olan putperestlik bile bu kabile efrâdmca mechûldür. Meşhûr Livingstone'a nazaran Afrika-yı Vustâ'da ikâmet eden Bechuana kabilesi gâyet zekî efrâddan müteşekkil oldukları hâlde ne bir dîne ne bir saneme ne de dîn ik münâsebeti olan hiçbir fikre mâlik değildirler. Anderson, Bechuanalarm lisâmndan bahs ederken hâlik ma'nâsma bir kelimenin mevcûd olmadığım söylüyor. Misyoner Moffat bu husûsa dâ'ir beyân-ı mütâla'a ederken kendine mahsûs bir husûsiyyetle şöyle anlatıyor:
"Bazı zamânlar bu kabileler efrâdmm kalblerinde bir his uyandumak için kendimde şedîd bir ârzû duyar ve bir vâsıta
^,edûtluğuna dâ'ir hiçbir fikir mevcûd değildi. Aslâ böyle bir gy hâtırlarma gelmemişti. Yeri ve göğü yaratan bir hâlikten, jj^ânın zuhûrundan, ölenlerin âhirette yeniden jirileceklerinden, ebedî bir hayâta mazhar olacaklarından [584] İjahs ettiğim zamân hiçbir şey anlamıyorlar. Hattâ arslan ve çjlcal avı hikâyelerini dinlerken gösterdikleri merâkm binde birini bile irâ'e etmiyorlardı ve bu gibi fikirlere inanmaları lüzûmunu musırran söylediğim zamân, gûyâ beşerin tâkatı fevkinde bir teklîfde bulunmuşum gibi ıztırâb çekiyorlar ve korkuyorlardı".
Oppermann nâmmdaki seyyâh Caffre kabilesinden bahs ederken bunlarm âlî bir mevcûda dâ'ir hiçbir fikirleri olmadığım ve kendi allahları olmak üzere kabîle re'îsini taradıklarım söylüyor. Hotantulara gelince, bunlar vâkı'â iyilik ve fenalık olmak üzere iki üss tanırlar, fakat ne ma'bedleri ne ibâdetleri yoktur. Yalnız kamer bedr-i tâm hâline gelince ve bir nev' ateş böceğini gördükleri zamân büyük bir merâsim icrâ ederler. Bu kabîle arasmda uzun müddet yaşayan VaiUant, bunların dahî hiçbir dînî fikre ve Allah fikrine mâlik olmadıklarım iddi'â etmiştir. Boschiman kabilesi dahî dîne ve ibâdete dâ'ir bir fikre mâlik değildir. Bu kabîle efrâdı gök gürültüsünü işittikleri zamân birtakım cinlerin seslerini işitiyoruz zanmyla korkarlar [585] ve birtakım bed-du'âlar okumağa başlarlar. Gustave Fritsch'in ifâdesine göre Afrika'da bulunan Ova-Herrero kabilesinin dahî hiçbir dîni yoktur. Yalnız bazı bâül i'tikâdlara ve sihre kâni'dirler. Hayvanlara, ağaçlara ve buna benzer dîger şeylere büyük bir ehemmiyyet âtf ederler. Burton, yine Afrika dâhilinde bulunan birçok kabilelerden bahs ederken, bunların ne Allah'a ne meleklere ne de şeytâna inanmadıklarım zikr ediyor.
Bu mütâla'alardan sonra bir kere de Avustralya'ya, Cenûb Denizi'nde ve Bahr-i Muhît-i Kebîr'deki adalarda yaşayan l^abîlelere de bir nazar atf edersek âtideki neticeleri elde ederiz.
"Avustralya'nm yerlileri ne bir hâlik fikrine ne de ahlâkî bir ^'ânûn vâzima aslâ i'tikâd etmezler. Kendilerine bunları
için vâki' olan her türlü teşebbüsler boş ve neticesiz ‘salmıştır" (Hasskari).
excursíones en estambul sundu....