excursiones en estambul ile islam bilimi

 excursiones en estambul


excursiones en estambul ile islam bilimi bugün sizlere en güzel bilgileri sunan excursiones en estambul diyorki İnsanın temel ihtiyacı sadece maddi şeyler o;r-M.irı.’vıln de .iyin şekilde bir ihtiyaçtır ve bu yönden varlıklı ile varlıks-.;.;-kırkı olm.ı/ İman bir ihtiyaç olduğu gibi “Sevgi” de yine böylesi bir ihtıy?.; Scifgi insan ol.ın için hem verme ve hem de alma bakımından bir ihtiyaçt;-s.ın sevgivl veıen bir kişiliğe sahip olarak yetiştirilirken bununla birlikte v e be bund.ın önu> una ihtiyacı olan sevgi ve şefkat de verilmelidir. Herkesin v e r çocuğun olduğu gibi özellikle sahipsiz çocukların sevgiye daha bir ihtiyacı e; Sevgi o k.ul.n aslî bir ihtiyaçtır ki ondan mahrumiyet kişiyi ölüme bile götvır Sahipleri t.nafınd.ın terkedilmiş köpeklerin bile ruh hallerinin bozulup bu y .ien onl.ırdan ölüme gidenler olduğundan söz edilir.
Sev/gı temel bir ihtiyaçtır, şu kadar var ki o, zekât olarak verilmez. Se :imi yerde en güzel bir sadaka, en güzel bir hayır ve kimi yerde de o en : lir hediye olur Iju unutulmamalı ki kişi hediyelerinden de sevap alır, evgamhcrlt'i'm kalbine nâzil olduğu gibi, Hz. Muhommed (s.ayin yap ş,| çıklamadan yola çıkarak söylersem İlâhî kaynaklı olan bu merhamet de t ıa kucağına nâzil olur. İşte bu ortam çok önemlidir ve böyle kucaklar n ?rekiı. I leykelleı değil böyle kucak olmak, az sonra görülecek olan o ?.An j manmıik olur.
Ana- iıaba.sı veya onlardan biri olduğu halde şu veya bu sebeple bas yetlere mâruz bırakılan, sevgiden yoksun çocuklar olur. Burada şekler bile gizli bir yelimlik veya öksüzlük var demektir.
2- Yetim Ve Öksüzleri Güzel Eğitip Yetiştirme Ve Konuı Genel Değerlendirilmesi
a.Yetim ve öksüzleri güzel yetiştirme:
Bu konuda gelen bir âyet; yetimler için en güzelinin, onlann di için ıslah edilmesi olduğundan söz eder^^. Kavram olarak Islah- Bil
EVUUK Y/-.HL»İV; ŞEBEKLERE M.A.-\Ş, GÖÇMENLERİ BARINDIRMA
illetin din hürriyeti hakkı olarak- bu dersi onlann kendi din adamlarme ıJc ettiğini biliyoruz. Günümüzde ise tebliğci bazı dinlerin, acımasız yo k. felâket ve çatışma ortarrilannı; Oraların sahipsiz çocuk ve gençlerini I ançlanna devşirme maksadıyla bu durumu bir nevi korsanca sömürüy ildikleri anlatılanlar arasındadır.
Bir erkekle bir kadının günâhı olarak dünyaya gelenlerin kendil ınâh bakımından temizdirler. Kur'an'da: "Hiç bir kimse diğerinin gün ikünü çekmez”'^ şeklinde gelen ilke elbet bu dürümdakiler için de geççi ıcak insanlık nikâh denen o kutsi ası ile ûremclidir ki bu, Yüce Yaratıcı’
1 emridir. Bu yolu önemli ölçüde terk etme yoluna meyledip hayvanla benzeşen bir insanlık bunun bütün olumsuzluklarını da yaşamak z lir. 0 malum çocuklar ve onlarla birlikte terk edilen kadınlar da bun arak en ağır bedeli ödeyen olurlar.
b.Konunun genel değerlendirilmesi ve sonuç:
Bozulan ve dünyevileşen ahlâksızlık ikliminde kimsesizlik ve öksüzl in her türlüsüyle sömüren şer odaklan az olmaz. Durum böyle o nayesizleri sahiplenen ve onlan “ıs/ah” ilkesi doğrultusunda yetişti 1ar her halde hayrın en güzelini ortaya koymuş olurlar.
Tek başına yetim ve öksüzleri himaye yeterli değildir. YoksuUuç <i kütlesel ve küresel yetimlik-öksüzlük oluşumlannın da kaynakla ık ve bu amaçla, o kaynakların sebebi olarak görülen siyasî, hukuk nlara ilişkin bir mücadele vermek gerekir. Bunun için resmî veya g uluşlara önemli görevler düşer, hukukî olarak bu kavramlar içim er farklı yetimlikler de bu mücadelede unutulmamalıdır. Yalnız « sorunlar çözülemez. Hukukun yanı sıra îman ve ahlâkın da devre yacı vardır ve bu noktada da eğitim ve ahlâk açısından dinler ha lelidir ki bu konuda Kur’an ve Hz. Peygamberim öğretileri < Îman farkı gözetmeden
iU!İi«llı Nı’ umllu nnlnnn elinden tutanlara, onları o en asadı nDİBadsiu rinl.ıın, a-jilınn/ları. sarplan ve geçit vermez nefsanî yoUuşlaıi asıp insani ■le tumanaiılaınl Kur an bu sarp yokuş ve bazıları için luı yeçllnıesi  ıtknhr" tabirini kullanır. Beled sûresinde; Yaşadığı lelabı ve Dimn ıpIıgı lûlvliınleıiııin övgüsüyle insanlığın karşısına çıkanlaı eleşliıill'ken i) onl.ınıı bu şarjı geçilleri aşmaya yönelemediklerinden ve aşamaılıMa 1 s(P «'dilil v«' bunu aşıp yüksek insanlığa ulaşmanın ne okluğu da oiada aiılalılıı,( iUftnak: Köleyi hürleştirmektir, Zorlu açlık günlerinde valuu Mı i'e dmİNİ valıul toprakta sürünen yoksulu doldurmaktır, ve yine İMonan/aKİun olmak. Kendi kendilerine/nefislerine ve birbirlerine direnci/karadılıüı ''e ki' lir merhameti öyui/eyen/erden olmaktır -Beled, 90/11-1K"
Hiııki Kur an burada o gündeki tazeliği ile dünyamıza yeniden iniyoı kİ d hej) böyledir.
C ATÂ DİVANINCA BEBEKLERE MAAŞ Ve YARDİM TAHSİSLERİ
iurada İslâmî ilk dönemlerde ortaya çıkan uygulamalardatı söz orleei'ğiz n alınacak dersler olabilir. İslam fıkhında Devlet gelirleri zekât gibi goıi onda varlıklı, yoksul, kadın ve çocuk herkesin hakkı bulunduğu lespılı ç ır ki bu tesbit âyet, hadis ve ilk dönem uygulamalarına davanduilu Di jtçc fazlası gelirleri olduğunda bunlar bu hukuka göre belli ölçıiler ve b çe siyaseti çerçevesinde hak sahibi olarak halka, karşılıksız nuvış şekliı ettirilmiştir ki buna “ 'atâ” ve ilgili daireye de atâ dıuanı adı verilmışt ar olduğu gibi bebekler de bu hak çerçevesinde bir maaşa bağl.ınıng •2 konusu bu bebek maaşları, ilk defa, bütçenin fazla vermeyi’ başla fmer devrinde ortaya çıkmıştır ve hatta Dîvanlardaki maaş kütükleri ve çocukların da adları bulunmakta, kocadan ayrı olarak ana ve çoc
da bu maaşı almaktadırlar^^. Koca ve babatldn av.'u ul.u.^U ,,nl.ua da DU gelirlerden maaş bağlanması, kanaatimi a lı.-ı biı (.•nlm I lazine gelirle liğerinden bağımsız bir hakkı olduğu yaklaşımıiul.m U.ıvn.ıklanıyor. Bu d? 4uhammed (s.a)’in getirdiği hukuktan; Onun tU'vIfi. h.ıkimıyet/iktidar e halka bakışından neşet eder**’; Vârıdalın sahibi (|ı'n^akla halktır ve Devle arcayamıyoi-sa sahiplerine döndürmelidir.
Peygamber bakıma muhtaç kişilerin ve baktı im olın.ıy.m çocukların îlarının devlete ait olacağını bildirirken:
“Kim geride bakıma muhtaç kişiler bırakırsa uii/iimm bakımı bize diişeı
’mişlerdi. Ancak burada sözünü ettiğimiz ına.işl.u bu luılü bir müke bebiyle değil, fazlanın tevzii sebebiyledir. Bu U-v/i ba/ıl.ıı ı için elbet bir; 3Vİ görecektir.
Başlangıçta/-/z. Ömer bebekleri, sütten ki'sildıkinııuie maaşa bağ fakat o, bir an önce kütüğe kaydettirmek için k.ulınlann çocukların ten kesmeye yöneldiklerini görünce bunu çocuklar aleyhine görerek amasından vazgeçti. Bunun üzerine bütün illerde, çocukların doğarı aşa bağlanacakları duyuruları yapıldd'^. O, yeni lUrgan çocuğa 100 müş para) bağlıyor ve bir yıl sonra bunu 200'e çıkartıyor ve sonra! la daha da artırıyordu^^. 200 dirhem, altın değeri üzerinden söylersek îriyle yaklaşık 85 gram karşılığı oluyordu ki nakdi ödemeler yılda bi aynî olanlar ayda bir yapılıyordu^*. |
İlk mâlî hadis ve haberleri toplayan Ebû Uhevd'm tespitlerine bak ian (24-35 h) da bebeğe, doğduğunda 50 dirhem ve ayrıca giyec is ediyor, bir yaşına girince de maaşı 100’e çıkartıyordu. Hz. Al :r gibi 100 dirhem bağlardı^’.
'zmeuîler döneminde süt çağındaki çocuklara maaş ödenmedic k halîfe Muâvi\;e ve gerek Ömer b. Abduloziz ancak sütten 1 ödediler ki bu Ömer’in ödediği miktar 10 dinar (altın) idi ki dal
iadın zümrelerine ödenen maaşlar için bak, Belâzurî, 438; İbnu'l-Esir, 11. 195 ieniş bilgi için İslâmda Devlet Bütçesi kitabımıza bakınız, bû 'Ubeyd, el-Emvöl 249, ra. 580-581
bû Ubeyd. 249, ra. 583; İbn Sa'd, 111, 301 (Beyrut, 1957); d-tvrrâ. 223.. excursiones en estambul sundu.